İÇİMİZ DIŞIMIZ KİR
yeşildi kıyam mevsimi
ekinimizi biçtiklerinde
bir arap’ın yalellisiyle
büyüttüler cehaleti
ezan vakti
köpekler havladı minarelerden
gazze ha düştü ha düşecek
bir ticaret gemisi yanaşırken
bir telaş, bir sevinç telaviv’de
sonra üç günlük yas ilan ettik
bir başka cani için
arsız yüzlerin çürüyen gözleriyle
delik deşik bir cumhuriyet’in
çadırında toplanarak
it ulumaları sokaklarda, selâ sesleriyle
tecavüz ve meni kokan yoksul mahallelerimizde
torbacıların ve çetelerin sirk alanı meydanlar
kelepir demokrasi ve özgürlük satıcıları.
.
hava kurşundan da ağır,
her kentte bir lağım patlaması
unutuldu on bir kentin elli bin ölüsü
yas değil, bir bardak su bile veremeden gömüldüler
arsız bir kıyıma dönüşen şu puşt çağında
nasıl da kanar sol yanı
şu koca ülkemin
aydınlık bir sabaha hasret…
***
ölenleri için insanlık
dua ve allahu ekber sesleriyle
hayvanlaşıyor şimdi
şimdi
içimiz dışımız kir
haysiyetsiz bir çağın çocukları gibiyiz
bu tarihi yüce topraklarda
unutup yaktığımız
o kekik kokulu türkülerimizi
köroğlu’nu, dadaloğlu’nu
denizlerin türküsünü/ türkülerimizi
.
ebabil kuşlarımızı da vurdular
sessizliğimiz eşliğinde vurdular
nice yalancı tanrılar adına
katledildik göz göre göre
din tacirlerinin ellerindeki kitaplara kanıp
aşağılık ruhlar adına,
katlederken insanlığı
her biri dolar renkli gözleriyle
bir gün, ah bir gün
ölen çocukları için ağlayan annelerin
gözyaşlarında boğulacak bu ülke
Haziran 2024