((( Yazı dizisi kısım 3 )))
KİSSEBÜKÜ’NDE NELER OLUYOR :
Bodrum turizme karar verdiğinde müşterisine cazip gelecek acil olarak sunacağı muhteşem koyları vardı. Başka bir şeyi de yoktu. Tarih fışkıran topraklara sahipti ancak hepsi toprak altındaydı. Çarçabuk çıkarabilme olanağı da olamadığından tek çaresi müşterisini muhteşem koylarına götürmek oldu. Ve bu koylara ulaşmak için tekneler imal etmeye başladı. Mavi Yolculuk çıkışıyla turizmde büyük bir ivme ve yerele kalıcı bir istihdam sağladı.
Mavi Yolculuk çok sevildi dünya çapında bir üne kavuştu. Bu sayede ahşap tekne yapımında zirveye çıktık. Avrupa’ya bir dolu tekne sattık. Mavi Yolculuk tekne filomuz devasa boyuttadır.
Mavi Yolculuk konseptiyle sürdürülebilir turizm yapmamızın en temel öğesini de otomatikman bulmuş olduk. Muhteşem koylarda yapılan tatile doyum olmuyordu. Ancak doyumsuz ve oldukça da cahil olan insanoğlu rant yaratma hırsıyla bu cennet koyları birer birer betona boğarak kendi bacağına sıkmaya başladı.
Özal ile başlayan kooperatif furyası her yerde olduğu gibi Bodrum’un da başına bela oldu. Güzelin başı dertten kurtulmaz misali tatil için biçilmiş kaftan Bodrum’a hücum başlamış oldu.
Alakışla Limanı yani KİSSEBÜKÜ de bu hücumdan payını alçaktı elbet. Günümüzde medyada da geniş yer alan üzerinde kazı yapılarak açığa çıkartılan arkeolojik eserlerin bulunduğu 1.derece arkeolojik alan üzerinde geçmişte neler olduğunu anlatayım.
Fotoğrafta işaretlediğim alanın kıyı şeridi; barındırdığı eski kilise ve yapı kalıntıları nedeniyle halk dilinde “HARBELER” olarak anılır.
Fotoğrafta işaretli alan içindeki arsa bir kooperatifçe, arsanın sahibinden satın alınmış. Ancak arazileri 2. Derece Arkeolojik SİT içerisinde olduğundan konut yapmaya izin vermiyordu.
O zamanlar bu tür konulara İzmir’de bulunan Koruma Kurulları baktığından, kooperatif 1991 yılında, İzmir 2 No’lu Koruma Kuruluna başvurup SİT derecesini 3. Dereceye düşürülmesini istemiş. Yüksek Koruma Kurulu da onaylamış ve bu yapı kooperatifine izin verilmiş. Ancak 1994 yılında yürürlüğe giren yeni imar planlarında bu kıyılarda sadece turizm amaçlı yapılara izin verilince kooperatif amacını gerçekleştirememiş.
1998 de Nurol firması kooperatiften bu araziyi satın almış. 2000 yılında Nurol Firması turistik bir projeyle Koruma Kuruluna başvurmuş. O zamanki Koruma Kurulu burada bir bit eniği var şüphesiyle yaklaşmış olmalı ki arkeolojik SİT derecesini tekrar irdelemiş ve arsanın SİT derecesini tekrar 3’ten 2’ye yükseltmiş ve yapılaşma olanağı ortadan kalkmış.
2000 yılı sonlarına doğru İzmir 2 Nolu Koruma Kurulu’nun yetkileri Muğla’ya geçiyor. Bunu fırsat bilen Nurol firması 2002 yılında projesini tekrar sunarak arazisi üzerindeki arkeolojik ve doğal SİT derecelerinin tekrar irdelenmesini istiyor. SİT’ler irdeleniyor ve firmanın arazisi üzerindeki arkeolojik SİT derecesi tekrar 2’den 3’e düşürülüyor ve yapılaşma olanağı doğuyor. Ancak bölgedeki tapulu arazilerin büyük bir kısmı 1.derece arkeolojik SİT’e yükseltildiğinden bu bölgedeki yapılaşma oranı %25 ten %15’e düşürülüyor. Firmaya bu yapılaşma oranıyla verilen izindeki bina sayısı azalınca tesisi karlı bulmayan Nurol Firması projesini yapmaktan vazgeçiyor.
2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının bu 1. Derece arkeolojik SİT bölgesine uzak olan ADALIYALI mevkisinde 3 adet orman arazisi tahsisi verdiği için ayaklanan STK lar Kültür ve Turizm Bakanlığı ile uğraşırken ((bu konuyu daha sonraki kısımda ele alacağım))
ve tahsisleri iptal etmeyi başardığı bir zamanda KİSSEBÜKÜ’nde ikinci bir bela peydah oluyor.
Bu bela….. 2007 yılında sahibi Azeri vatandaşı olan bir kişi Bodrum’da kurduğu BBK isimli şirketi vasıtasıyla, Nurol’un otel yapmaktan vazgeçtiği 3. Derece SİT’e düşürülmüş tapulu bu arazisini satın alıyor. Ve 2009 yılında bu BBK şirketi yeni bir projeyle Muğla Koruma Kurulu’na başvuruyor. Olaylı geçen bir ÇED yapılıyor. Ancak bu projenin uygulanmasına olanak sağlayacak imar değişikliği gerektiği için BBK şirketi Muğla Belediyesinden imar değişikliği izni istiyor.
2010 yılında, bölgenin turizm sektör temsilcileri ve çevreci Sivil Toplum Kuruluşları ile dayanışma içinde Muğla Barosu ve CHP ayrı ayrı dava açarak Muğla Korum Kurulundan yeniden SİT irdeleme talebinde bulunuyorlar.
2010 yılı ağustos ayında Muğla İl Genel Meclisi, CHP ve MHP’li meclis üyelerinin oylarıyla yatırımcının imar değişikliği talebini reddediyor. BBK şirketi talebini yineliyor ve
2010 yılı aralık ayında Muğla İl Genel Meclisi yatırımcının talebini aynı oylarla ikinci kez reddediyor.
Yatırımcı firmanın inşaat hakkı ret edilmişti ancak tehlike geçmiş değildi. 2011 yılı şubat ayında dava sonucu verilen kararla; SİT irdelemesini yapan bilirkişi heyetinin verdiği rapor doğrultusunda 3. Dereceye düşürülmüş olan arkeolojik SİT tekrar 2.dereceye yükseltilerek alanın yapılaşmasının önüne geçilmiş oldu.
Bizlerin canhıraş mücadele ederek koruduğumuz bu alanlarda bugün yapılmakta olan kazı çalışmaları; bizlerin sergilediği mücadelelerin doğruluğunu ispatlamıştır. Ve burada tekrar hortlaması muhtemel yapılaşmaların önüne de bir set gerecektir. Ancak KİSSEBÜKÜ’nde inşaat projesini gerçekleştirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdürme hayalleri kurmakta olup olmadığını ileriki günler gösterecektir.
Kişilerin isteği üzerine bazen kayırma bazen rüşvet sonucu SİT derecelerinin “İnermisin Çıkarmısın” yarışma programına benzeyen komedyenliklerle değiştirilip durması dayanılır gibi değildir.
Devlet; koyduğu kanunlar ve devlet adamları vasıtası ile halkı ve kamuyu; cahil, kendini bilmez, uyanıklık yapıp kendine menfaat sağlamaya çalışan, düzeni ve yaşamı bozma girişimi olan insanlardan korumak için vardır. Devlet topraklarını ve düzenini yağmaya ve talana kalkışan kötü niyetli halkından korumaya çalışır. Oysa günümüzde her şey tersine döndü yağma ve talanı devlet yapmakta ve biz halk olarak topraklarımızı ve yaşamımızı devletten korumaya çalışıyoruz.
Dördüncü kısımda buluşmak üzer. Saygılarımla Ali DİZDAR