Yine şişman mı olurum bilmem; Belki küçülmüşümdür çektiğim hastalıktan. Dinle ey imam bak! Hangi bedenle olsa ne yazar, Çıkacağım karşına utanmadan çırılçıplak. Önce sağa,
Prof. Dr. Osman AKTAŞ
HOŞTUR
Sevdayı keramette, Vuslatı kıyamette, Azadı merhamette Arama ey gafil boştur! Yorgun durur derin karanlıkta Sokak fanusunun nuru, Amma hoştur; nemrut elinden kurtarmak onuru… Hoştur,
GECEKONDU GÜZELİ
Ne kocaman hayalleri, Ne sevgilisi vardı… Bazen ev süpürür, cam siler, Bazen bulaşık yıkardı… Bazen allık sürerdi yanaklarına… Babasından gizler rastıklı gözlerini, Annesinden habersiz
DİKEN
Umutsuz bakışların vardığı yerde; Güllerde güneşin rengi soluyor; Işığın çaresiz kaldığı yerde; Bakış görülmeyen resim oluyor. Kör kurşun delice bağrına varsa; Göğsüne bastığın mendil
ÇELİŞKİ
Baharla her şey güzel; Güzel bir tutam çimen; Güzel badem çiçekleri… Tamam… Öten kuşun, çalan sazın, Gülen kızın Sesi güzel baharda… Tamam… Kedi miyavlaması,
SOĞUK TAKVİM
Mevsimlerden zemheri yazıyor tarihin takviminde… Gece karanlık… kendine yanıyor idare lambasında ışık Rengi can çekişen, çelimsiz, soluk kırmızı renginde. An içine çekilir içini çekerek,
“DEMLİ ÇAY”
Erken giderim Bakmayın geç doğduğuma, Geçerim zifiri karanlığın içinden Seherlere yürürüm geceden. Ayaklarımda zincir yaralanır Bileğimin yerine… “Eyvallah” dostlar… Altındağ uyurken gittiğimde
BALIKÇI
Gururun tuttuğun balık kadar Kocaman… Gözündeki keyif bir başka… Daha mı çok yandı canı? Yanındaki küçükten… Gelmişken aşka, Köpek balığı tutsaydın keşke!
BABAM ve BEN
İnsanoğlunun asıl çektiği, Garip duyguların habisliğinden, Kapımı çalsa yılda bir “Hayırdır baba neden geldin” diyen ben, Ben çalsam kapısını haftada “Bunca gündür nerelerdeydin ey
ADAK
Humusuyuz bulut buharlı uçsuz ovanın Midye kabuğunda sır olup gizlenen… Dallarıyız göklere uzanan ulu çınarın Gövdesinden salkım saçak köklenen… Hiç bitmeyen sesiyiz koca