Datça’dan Selam Var…
DALKAVUKLAR BURADA KIYILARI SAVUNUYOR
Muğla’nın Datça ilçesinde kıyıların işletmeler tarafın işgal edilmesini protesto eden vatandaşlar, belediye önünde eylem yaptı.
Şezlongsuz Datça İnisiyatifi’nin düzenlediği eylemde vatandaşlar belediyeye havlu, şişme bot, deniz yastıklarıyla “Anayasal ve yasal hakkımız olan, kıyılara ücretsiz ulaşmayı istiyoruz” diye seslendi.
Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt’un kamusal haklarını arayanlara “halk dalkavukluğu yapıyorlar sözüne de tepki gösteren vatandaşlar, “Dalkavuklar; doğadan, halktan yana bir belediye istiyor” başlığı ile şu açıklamayı yaptılar.
“Biz her yıl belediye önüne gelmek zorunda mıyız? Bir yıl önce de burada düzenlediğimiz açıklamada, kıyılar dahil tüm kamusal alan işgallerine karşı ‘Belediye görevini yap!’ demiştik. Aradan bir seçim geçti. Seçim öncesinde Datçalılara verilen sözleri biliyorsunuz; duyuyorsunuz. Yerel seçimler öncesinde verilen vaatlerini ve seçim sonrasında Belediye Başkanı’na sunduğumuz kıyı işgalleri raporunun akıbetini sormak istiyoruz.”
“DALKAVUKLAR BURADA, KIYILARI SAVUNUYOR”
Datçalılar’ın hiç kimsenin ceketine oy vermediği ifade edilen açıklamada belediyeye şu sorular yönetildi.
1. Göreve geldiğinizden beri, önemli bir kısmı da seçmeniniz olan halkın kıyı işgallerinin sonlandırılması taleplerini ne kadar dinlediniz?
2. Kıyılarla ilgili izlediğiniz politikalarda, yıllardır kıyılar için mücadele eden Datçalıları ne kadar sürece kattınız? Halkçı belediyecilik siyasetiniz ve vaatleriniz doğrultusunda, örneğin kıyı politikanızı oluştururken Şezlongsuz Datça İnisiyatifinin görüşlerini dikkate almayı hiç düşündünüz mü?
3. Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümlerine göre, Kumluk’ta kıyı işgali ve kıyının doğal yapısının bozulması açısından çok katmanlı işlenen suçlar dururken, kıyıda küçük bir bölümü, saksılar, elektrik direkleri arasında halka açmayı, başarı olarak görüyor musunuz?
4. Taşlık’ta, resmi bir tebligatla, işletmelerin işgal ettikleri alanın yüzde 50 sini halka terk edeceksiniz derken, Kıyı Kanunu hükümlerine göre suç teşkil eden, yüzde 50si sizindir demiş olmuyor musunuz? Belediye olarak hem kanunlara uyma hem de bu kanunlar doğrultusunda denetim sorumluluğunuz bulunurken, Taşlık tebligatınızla suça teşvik etmiş olmuyor musunuz?
5. Karaincir’de bir tabela kaldırma işlemi yaptığınızı duyurdunuz. Peki Karaincir’deki işgalleri sonlandırmak için somut girişimleriniz olacak mı?
6- Mühürlediğiniz kaçak iskelelerde günlük kullanıma devam edilirken, bunu engellemeye, kaçak yapıları yıkmaya yönelik girişimleriniz olacak mı?
7. Kaçak yapı demişken, tüm halkın bildiği, encümen tarafından yıllar önce alınmış olan kıyı işgalcisi kaçak yapıların yıkım infazı yapılacak mı? Örneğin kamuya ait olan yeşil alanda yetkiniz gereği havuz ve merdiven işgalini ne zaman kaldıracaksın?
8. Kendi uhdenizde olan ve işletmelere kiraladığınız alanlarda ki kaçak yapıları yıkacak ve işgalleri sonlandıracak mısınız?
9. Datça kıyıları ile ilgili olarak açtığınız davada verilen yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirip, çok sayıda Datçalının başvurusunu dikkate alarak; bunun, mahkeme kararının uygulanmaması, bir Anayasa sorununa dönüşmesi konusunda ne yapacaksınız?
10-Belediyelerin yetkili olduğu açık hükmüne göre Belediyenin kiraladığı yerlerde kıyı işgallerini ve Datça kıyılarında MUÇEV tarafından kiralanmamış yerlerdeki kıyı işgallerini kaldırmak yetkinizi ne zaman kullanacaksınız?
11. Tüm bunları soran, takip eden, eleştiren halka dalkavuk dediğiniz için özür dileyecek misiniz?
Bizler kıyı savunucuları olarak, mücadele gücümüzü kamusal haklılığımızdan alıyoruz. Bize çapulcu diyenlere yıllar önce verdiğimiz cevabı, dalkavuk diyenlere de hatırlatmak isteriz. Bizler binlerce dalkavuktan oluşan halkız, sizler önce yaşam alanlarını savunan Datçalılardan özür dileyecek ve sonra kıyıları koruma konusunda verdiğiniz sözleri tutacak mısınız?”
***
Okan Buruk efendi.
Aç, maçın istatistiklerine bak.
Fark yemediğin için Batshuayi’e dua et.
Dünkü çocuklar çok alanda senin takımından daha iyiydiler.
3 gol attılar, bir şutları direkten döndü, 7 tane çok önemli gol pozisyonları, 4 tane de kaçırdıkları net pozisyon var.
Alman hakem nedeniyle mi bunlar?
***
GÜLMEK, BİR HALK GÜLÜYORSA GÜLMEKTİR.
Sabahtan beri Belen Köy’den müjdeli telefonlar geliyor.
Nihayet su gelmiş.
Çeşmelerden adeta mutluluk gözyaşları akıyor.
35 gün sonra suya kavuşan köylüler seslerini duyurduğumuz için medyaya, sorunu hemen çözdüğü için de Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras ‘a teşekkür ediyorlar.
Başkan Aras’a bir teşekkür de bizden.
Haberimizi okur okumaz geri dönüş yaptığı ve sorunu hemen çözeceğini açıkladığı için.
Çözdü de.
Sağ olsun, var olsun.
Halka hizmet siyasetçi için de büyük mutluluk.
Edip Cansever demişti ya.
“Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir.”
Halkını güldürenlere selam olsun.
***
KIYILAR HALKINDIR
Datça’yı yöneten sevgili CHP’li arkadaşlar.
Bırakın, Whatsaap grubunuzda kulaklarımızı çınlatmayı.
O ortam sorunları çözmüyor.
Değerli dostlar.
Whatsaap grubunda vakit geçireceğinize sokağa inin.
Yazdıklarımızı halk yüzünüze haykıracak.
35 gündür suyu akmayan Belen’e gidin mesela.
Dinçer abiyi, üç çocuklu Merve bacıyı dinleyin.
Atilla Kaptan da orada.
Ya da partinizin 2.başkanı Duran’ı dinleyin mesela.
Ailesinin yanında nasıl zulme uğradığını anlatsın size.
Zabıtanızın o yasadışı çardağa neden işlem yapmadığını sorgulayın mesela.
Mesela Datça’nın yakın tarihinin en değerli ismi Nihat Akkaraca’nın kardeşi Birsen ablayı dinleyin.
Doğduğu, büyüdüğü topraklarda özgürce denize giremeyenlere bir kulak verin.
Önce halkın feryatlarını duyun, sonra kamusal haklarını arayanları yargılayın!
Şu an biliyorum olağanüstü toplantıdasınız.
Bu yazdıklarımızı bir değerlendirmeniz umuduyla.
Kıyılar halkındır.
Yönettiğiniz Datça halkının.
***
AY KOCAMAN, O ÇOCUK…
“Ay kocaman at kara.
Torbamda zeytin kara.
Bilirim de yolları.
Varamam Kordoba’ya.”
Bir toprak ağasının evladı olup, çiftciyi köylüyü düşünmek her insanın harcı olamazdı.
Onun oldu.
Onun yüreği ezilenler için attı.
Neruda’nın dediği gibi, o İspanya ozanlarının en sevileni, en arananı ve en çocuk olanıydı.
Hep halkını düşündü.
Tek suçu buydu.
1936’da 19 Ağustos sabahı, henüz 36 yaşındayken Franco’nun faşistleri tarafından kurşuna dizildi.
İnfaz mangasına ateş emri verilirken, dilinden dökülenler şunlardı.
“Özgür olmayan insan nedir?
Söyle bana, Mariana.
Söyle seni nasıl sevebilirim
Özgür olmazsam.
Sana kalbimi nasıl açabilirim
Bu yürek benim değilse.”