uçup giden ve unutulan seneler ardı
kendime sordum durdum
gerçekten de iddia edildiği gibi
suçlu muydum
.
anlamaya çalıştım yaşananları
gerçek, kâbus, şaka mıydı
yoksa hakim kalemi çoktan kırmış mıydı
.
olduğum gibi görmeleri beni
zor olabilir mi böyle
ne bir fazlası ne bir eksiği
gördükleri ben değilsem peki
.
aradım durmadan usanmadan hataları kendimde
yüreğimi kanattım, kanımı içtim
batırdım durdum çuvaldızı etime
.
ahmak ve aptal yerine kondum
oldum deli divane
ayaklarımı kırdım oturdum yerime
öğrendim nefes almayı yeni baştan
.
eksiklerimi bulmadım değil de hani
ses verince üzerimden buldozer gibi
geçmelerinden korktum
.
yargısız infazlar dünyasında
kim vurduya gidenleri
haddindende fazla gördüm
.
lokman hekim hani
ölümsüzlük iksirini bulmuştu da
sonra tekrar kaybetmişti ya
.
uzman hekim
bulurdu mutlaka arayınca
kaynağını hastalığın
.
aranan er ya da geç
bulunurdu çünkü
bilinmez değildi cevabı hani
ama ben şimdilerde
daha bir anlar oldum
.
anlamak yaşadığını hatırlamaktır
yaşadığını hatırlamak
. ancak sessiz bir acı çığlık
ve hiç dinmeyen
doğum sancısının ortasına düşmek
.
görmek istedikleri gibi
bakmışlardı sana
insana zaten hep onu
. görmek istedikleri gibi
bakmıyorlar mıydı
bu gaddar dünyada
.
öyle ya
insan yapan insanı
içinde bulunan sosyal ilişkiler ağı
senin ağın peki
hangi kara sularda kaybolmuştu
nerede kaybetmiştin
bu sahte nesnellik içinde
. yitip giden
çırçıplak ve yaralı çırpınışlarını…
Özgür Metin Demirel