Anlaşılmaz bir iniltiydi harfler,
Küçük bir nidaydılar tek başlarına…
Birleşir kendi aralarında
Sessizliğin ölümsüzlüğünde
Yazılırdılar mezar taşlarına…
.
El ele verirdiler sularından yükselerek sığ nehrin,
Çorak topraklara gider yağardılar,
Yeşerirdiler bazen, bazen sararır ve ağarırdılar
Okyanusların en derininden de derin
Sözün mevsimine dalan renginde şiirin…
.
Tüm renkler baharı bekler
Kana kana içsin diye suyundan;
Çağlasın dereler, ağaçların ördüğü tepelerden
Turnaların ayağına dökülsün isterler…
Kuşların, ceylanların geçtiği pınarlardan
Düşer duygulara; yeşil, beyaz, sarı, mor,
Kırmızı, menevişli, narçiçeği yedi renk…
Çiçek kokan sözlerde açardı şiirler…
.
Maviler yazı bekler
Göklerden denize inmek için…
Kır kokusunda bir bardak çay,
Gece parlayan yıldız
Gizlenmeyen ay için…
Düşer duygulara bengisu gibi terler
Ve tüm sıcaklığıyla güneş…
Işık olan sözlerde parlardı şiirler…
.
Sarılar hazanı bekler
Yapraklar yalvarsın diye
Rüzgâra her an.
Kavak, çınar, akasya, erguvan
Ve insan
Artık bitirsin diye yazı…
Düşer duygulara avuçta ufalanan
Damar damar incir yaprağı gazel…
Teni solan sözlerde sararırdı şiirler…
.
Beyazlar kışı bekler
Örter tüm gazelleri;
Tüketir sanatı besleyen alkışları,
Ömrün son işareti gibi
Kara bir zemheri…
Yakar bağırları
Giden yiğidin özlemi,
Islanır soğuk yağmurlar altında
En sevgili…
Dünya mertle güzel olur ey ana!
Doğruyu bir değil, binlerce doğur.
Yoksa namerdin çokluğunda
Düşer duygulara kar;
Dudak kıpırdamaz, dil susar…
Söylenmemiş sözlerde üşürdü şiirler…
.
Sözlendiler kendi aralarında,
Sessizliğin ölümsüzlüğünde,
Yazıldılar mezar taşlarına…
Oysa onlar çok yalnızdılar,
Çok yalnızdılar harfler bir başlarına…
Osman Aktaş/Sensiz Yalnızdılar