“Çocuğunu kaybeden bir anne için yaşanan her yeni gün ilk gün gibidir.
Bu acı hiç yaşlanmaz, yas giysileri yıpranıp ağarsa da, yürek hep karanlıkta kalır.
VIKTOR HUGO
.
“Türkiye’de kaçırılan çocuk sayısı 3 kat arttı.”
TÜİK verilerine göre son 9 yılda; 104 bin 531 çocuk, kayboldu.
2014’te 17 bin çocuğun kaybolduğunu, bu rakamın ise son 9 yıl içindeki en yüksek rakam olduğu belirtildi.
Günde; 32 çocuk kayboluyor!..
.
OECD Türkiye raporu;
OECD ortalaması;
Türkiye ortalaması;
Eğitim %68. Türkiye; %21
Sağlık %78. Türkiye;%58
Yargı. %56. Türkiye %33
.
Türkiye Eğitim Bütçesi azaldı;
.
2017 % 13.1
2019% 11.8
2021 % 10.9
2023 % 9.7
2024 % 9.9
.
Diyanet bütçesi neredeyse 10 bakanlığın bütçesine eşit!
.
Yukarıdaki istatistiki veriler ülkemizin çocuklarımıza nasıl sahip!.. çıktığımızın, onların, Eğitim, sağlık ve Yargı karşısındaki durumunun acı bilançosu olarak karşımızda duruyor.
“ÇEDES projesiyle”ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla çocuklarımızı bilimsel eğitimden, laik ve demokratik yaşamdan uzaklaştırarak tarikat ve cemaatlere teslim edilmesi, yeni bir Afganistan yaratarak kadınlarımızı evlere kapatarak, gelecek nesillerimizi, itaatkar, verilenle yetinen, araştırıp sorgulamayan biat kültürüyle çağdaş ve bilimsel yaşamın bütün olanaklarından koparan bir gelecek yaratarak tamda emperyalist kapitalist sistemin ve saray oligarklarının özlemini çektikleri bir ülke yaratma çabaları dayanılmaz boyutlara ulaştı.
Diyarbakır’da Narin’imizin, Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla bebegimizin başına gelenler hala feodal kültürün, eğitimsizligin ve bu düzeni devam ettirmek isteyenlerin iktidarda oldukları bir ülkede yaşamaya devam ediyoruz!…
.
Ekonominin alarm zilleri altında can çekişen, meydanları yolları traktörleriyle kapatan, yollara düşen, satamadıkları ürünlerini yollara döken çiftçilerimiz, Polenez fabrikasında direnen işçilerin kaburgasının, kolunun, bacağının kırıldığı acımasız bir faşist saldırıya direnen işçi sınıfı, açlık ve derin Yoksulluğa direnmeye çalışan emekliler, emekçiler!…
İşçi sınıfı sendikalarından Disk, Türk-iş ve Hak-iş’in bir protokolle almış oldukları miting kararları her ne kadar olumluysa da, işçi sınıfının ayrı ayrı illerde almış oldukları miting kararları işçi sınıfının birlik ve beraberce direniş mücadelesinin iktidarı uyarma konusunda beklenen etkiyi göstermediği, iktidarın bu eylemleri çokta fazla önemsemediği ortadadır.
Disk mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. “Geçinemiyoruz, Gelirde adalet, Vergide adalet ” diyerek başlatılan miting ve yürüyüşleri iktidarı sarsmaya devam edecek. İşçi sınıfının gazını almaya yönelik Türk-iş ve Hak-iş’in mitigleri tamda iktidarın isteklerine uyumlu oportünist ve revizyonist bir eylem olmanın ötesine geçmemiştir.
” Toplumların manevi hayatını belirleyen içinde yaşamakta oldukları sosyo-ekonomik sistemdir “
.
İşte içinde yaşadığımız bu sosyo-ekonomik sistem değişmeden, iktidar sahipleri faşist baskı ve zulümlerini artırmaya devam edeceklerdir.
Susmak kabullenmektir!
Gelecek, direnen emekçilerin olacaktır.
Birleşik halk hareketi ve Demokratik Halk İktidarı için mücadeleye devam…
.
Ercan Çınarlı/ Disk Emekli Sen MYK üyesi ve Dış ilişkiler Sekreteri