İŞSİZ YETİŞTİRME SINAVLARI YAPILDI …
***
Ne kadar üzücü bir başlık değil mi ?
Bence de öyle.
Ama maalesef yaşanan gerçek bu.
Milyonlarca genç büyük umutlarla sınava girdi.
Türkiye genelinde 123 devlet üniversitesi ve 65 vakıf üniversitesi varmış.
Bunların çoğu plansız ,programsız açılan, gerek imkanları, gerekse eğitim kalitesi tartışmalı üniversiteler.
İçlerinde kaliteli eğitim veren üniversite de parmakla sayılacak kadar az.
Dünya sıralamasında daha önce üst sıralarda yer alan üniversitelerimiz de,
ne acıdır ki yapilan siyasi mudahaleler ve atamalar sebebi ile
her geçen yıl alt sıralara doğru hizla düşüyor.
***
şu kadar üniversite açtık diye,
Dünyaya hava atıyoruz ama,
Buralardan mezun olan gençlerin mesleki kalitesini hiç tartışmıyoruz.
Daha önce yıllarda ülkenin en zeki ve çalışkan çocuklarının girebildiği üniversite ve bölümler,
Taban puanlar sürekli düşürülerek sıradanlaştırıldı.
Gençlerimiz, Mühendis oluyor, mühendisliğin bir çok temel prensibini bilmiyor.
Kadavra görmeden mezun olup doktor oluyor.
***
İş bulma konusunda neredeyse hiç potansiyeli bulunmayan bir çok bölümde yüzbinlerce öğrenci okuyor,
Mühendislik, hukuk, Eczacılık vb mesleklerde de,
düşürülen taban puanlar ve gecekondu üniversiteler sebebi ile her yıl ihtiyacın çok çok üstünde mezun veriliyor.
Çünkü planlama yok.
Önümüzdeki 5 – 10 – 20 yıl içinde hangi meslek dalında kaç kişiye ihtiyaç olacak böyle bir çalışma yok. Bilen de yok.
***
Aileler çocuğum üniversite kazandı diye seviniyor.
4 – 5 – 6 yıl büyük zorluklarla çocuklarını okutmaya çalışıyor.
Ama çocuğunun girdiği bölümün iş imkanı olup olmadığını hiç bilmiyor.
Tanıdığım bir çok kişi çocuğum üniversiteyi kazandı diyor.
Hangi bölüm ? diye soruyorum.
Büyük bir gururla söylüyor.
Söylüyor da bölümü duyunca içim buruluyor.
Çünkü o bölüm mezununun iş bulma şansı neredeyse hiç yok.
Tabi ki bunu söyleyemiyorum.
Hayırlı olsun başarılar dilerim demekten başka da söyleyecek söz bulamıyorum.
***
Milyonlarca işsiz gencin olduğu bir ülkede,
Hala
” Eleman bulamıyoruz ” feryadını,
sadece
” Düşük ücret veriyorsunuz da ondan ” diye açıklamak mümkün mü ?
Bence değil .
Çünkü özellikle imalat sanayi eleman değil, NİTELİKLİ ELEMAN ARIYOR VE BULAMIYOR .
Bir çoğumuzun anlayamadığı, anlamak istemediği işte tam da bu.
İşsiz on binlerce mühendis var ama,
Hem bunların tamamına iş verecek ihtiyaç yok.
Hem de içlerinde üretimi ,imalatı teslim edebileceğiniz nitelikli mühendis sayısı son derece kısıtlı.
Sonra diyorlar ki ;
Bana 40 bin lira maaş teklif ettiler ama imalat ustası bir işçiye, CNC operatörüne, kaynakçıya 40, 50, 60 bin lira maaş veriyorlar.
Ben yıllarca dirsek çürütmüşüm cahil bir usta benden çok maaş alıyor. Çalışmam daha iyi……..
Çalışmıyorlar da.
***
Ardından işsizliğin getirdiği bir sürü psikolojik sorunda beraberinde geliyor.
Eğitimde ciddi bir planlama yapılmadığı sürece,
ki siyasal islamcılar hem bunu yapamaz, hem de böyle bir istekleri yok.
Türkiye geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizi kaybetmeye devam edecek, ve üniversite mezunu işsizler ordusu her yıl daha fazla büyüyecek.
Bu yüzden,
ülkenin ihtiyacı olan meslek dallarında,
Nitelikli meslek liseleri ve meslek yüksek okullarına çok acil ihtiyaç var.
Mühendislik, tıp, hukuk vb. üniversitelerde çıtalar yükseltilerek en iyiler bu okullara alınarak nitelikli mezunlar verilmelidir.
Niteliği ve eğitim öğretim kalitesi yükseltilmiş, teknik lise ve yüksek meslek okullarından da ihtiyaç olan mesleklerde nitelikli elemanlar yetiştirilmelidir.
Aksi halde, büyük zorluklarla okuttuğumuz çocuklarımız,
Üç harfli marketlerde üniversite mezunu kasiyer, reyon elemanı,
kafe ve eğlence yerlerine garson, komi, servis elemanı ,kapı görevlisi olma dışında bir şansa sahip olamayacaktır.
Bu sözlerim bir çok Anne ve Babayı üzecek, kıracak, yaralayacak tabi ki farkındayım ama,
GERÇEK BU.
ÇOK ÜZGÜNÜM……………………..
.
MÜZAKERE,
MÜCADELENİN AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR.
AMA……..
Bunun bir süresi de olmalıdır.
Ben ömrüm boyunca gerek rakiplerimle,
gerek benden veya karşı taraftan kaynaklanan hataların telafisi konusunda,
gerekse dostlarımın kendi aralarındaki anlaşmazlıklar konusunda, arabulucu olarak,
bir çok kez müzakere masasına oturdum.
***
Müzakereden sonuç almanın kuralı şudur ;
Taraflar karşılıklı veya iki tarafında güvendiği bir arabulucunun hakemliginde oturur.
Problemleri ve isteklerini sıralar.
sorunu karşısındakini Ezerek değil,
” onurluca geri adım atma ” imkanı da sağlayarak çözer .
Kabul edilmeyenler konusunda mücadele aksatılmadan sürer.
Çözüm konusunda mutabık kalınan konular,
ayrıntılı olarak imza altına alınır veya bazen söz alınır.
Ama bunun içinde mutlaka bir süre konulur.
Eğer taraflardan biri istekli ve samimi değilse,
Süre konulmayan hiç bir anlaşma çözümle sonuçlanmaz.
Köşeye sıkışan taraf, her seferinde,
“Şu anda musait değilim, arayacağım ” diyerek,
ipe un serer.
Bildiğini okumaya devam eder.
Tahkimatını güçlendirir.
Rakibine umut bağlamış kitleleri,
” Bunlardan da bir bok olmaz, boşuna umutlanmışız ”
deme noktasına getirdiğinde de,
” Ben oynamıyorum, elinden geleni ardına koyma ” der.
Bu yüzden ;
Muhalefet içeriği açıklanmayan müzakereler yerine,
Devlet sırrı niteliğindeki güvenlik konuları dışında,
konuşulan ve varsa söz alınan her şeyi,
açık, net ve şeffaf biçimde toplumla paylaşmalı.
ve
” şu kadar süre, söz verilen konularda atılacak adımları bekleyeceğiz.
Aksi halde bizden günah gider ” diyerek.
İktidarı hedefe koymalıdır.
Aksi halde hedef tahtası kendi olur ve bedelini de çok ağır öder.
.
DOĞRUYA YANLIŞ DEMEK !!!
Bazıları Erdoğan’ın ziyareti sırasında CHP genel merkezine Cumhurbaşkanlığı forsunun çekilmesini çok sert eleştiriyor.
Hanımefendiler, Beyefendiler, sevgili gençler.
Cumhurbaşkanının bulunduğu binaya Cumhurbaşkanlığı forsunun asılması/ çekilmesi devlet geleneğidir.
Ama Türk usulü partili cumhurbaşkanlığı diye tanımlanan bu ucube sistem,
bize kadim devlet geleneklerini unutturdu.
Tayyip Erdoğan’ın da ne zaman AKP genel başkanı,
ne zaman cumhurbaşkanlığı şapkasını taktığı belli olmadığından,
Devletin birliği ve tarafsız temsil makamı olan cumhurbaşkanlığı makamı da
siyasallaşarak yara aldı.
CHP’de çok doğru bir hamle yaparak,
hepimize ve muhatabına bunu hatırlattı.
Olay budur.
Sakin olun lütfen.
.
Deniz sezonu açılır açılmaz
yine bir sürü erkek insanı
sanki hepimiz,
erkek bacağı görmeye hasret kalmışız gibi,
denize, havuza karşı uzattığı
bacaklarının fotoğrafını paylaşmaya başladı.
Bu arkadaşların
Vermek istedigi mesaj nedir ?
Bilen var mı?
.
HİÇ ADİL DEĞİL MİŞ
Ege biraz üzgün.
Karnesinde bütün dersleri
” Çok İyi ” imiş.
Oysa ki onun eksik olduğu konular ve derslerde varmış.
Öğretmenleri eksik olduğu derslere bile
” Çok iyi ” notu verdiği için,
Eksiklerini görme ve kendini geliştirme imkanını kısıtlamışlar.
” Bu hiç adil bir şey değil ” diyor.
Sevgili öğretmenler yapmayın böyle,
Adil ve adaletli olun lütfen
Üzmeyin benim Torunumu.
Onun eksiklerini siz ” Çok İyi ” diyerek kapatmayın.
O kendi yapacak bu işi.