Kısım-2
Bodrum Akşam Kız Sanat okulunda göreve başlayan Saadet hanım, babası ve Cici annesi Bodrum’da kiraladıkları evde, kendilerinden önce annesiyle gelip Bodrum’a yerleşen Sarı Hakim’in komşusu olurlar. Sarı Hakim’in otoriter annesi Hanife Hanım komşularının kızı Saadeti beğenerek oğlu Mehmet’le evlendirmeye karar verir. Oğluna kabul ettirdikten sonra görücü usulü Saadet’i oğlu Mehmet’e ister. Taraflar anlaşınca da “Sarı Hakim” Mehmet Samim ERGENE ile stajyer öğretmen Saadet Hanım 1961 de evlenirler, 1962 de oğulları Barbaros 1964 de kızları Meltem doğar. Artık evli olması nedeniyle babasına verdiği geri dönme sözü geçersiz kılınmıştır ve Saadet Hanım’ın baba ve annesi Ankara’ya dönmüşlerdir.
Çok hızlı gelişen bu hareketli günlerde de görev yaptığı Akşam Kız Sanat Okulunun Müdiresi ile problemli günler geçirir. Bir süre sonra müdire hanım tayinini ister, gerçekleşir ve okuldan ayrılır. Saadet Hanım’ın da stajyerlik süresi bitmiştir. Ve öğretmenlik yaptığı Akşam Kız Sanat Okulu’na müdür olarak tayin edilir.
O yıllarda İlkokuldan mezun kızlar genellikle eğitime devam ettirilmezlerdi. Zaten Bodrumda eğitime devam edebilecekleri sadece bir ortaokul vardı. Maddi durumu iyi olan, eğitim görmüş aileler, kızlarını orta okula ve ardından üniversiteye gönderme gayretinde olurlardı. Maddi durumu zayıf aileler eğitime bütçe ayıramazlar ve kız çocukların çoğunluğu da erken yaşlarda evlilik hazırlıklarına başlarlardı. Gerçi bizim jenerasyonda yani 1968 yılı orta okul mezunu çoğu kız arkadaşlarım öğretmen okuluna devam edip öğretmen çıktılar. Önceki dönemlerin anlayışında kız çocukların eğitime devam etmesini sağlayacak bilinç düzeyi henüz oluşmamıştı. Saadet hanım bu durumun farkındadır. Zaten okulunda topu topu bir sınıf vardır. Hem kızların eğitime devam etmesinin hem de okuluna öğrenci kazandırmanın çarelerini aramaya başlar. Kapı kapı dolaşıp annelerden babalardan kız çocuklarını okula yazdırmalarını ister. Çabası sonucu aileleri razı etmeyi başarır ve olumlu yaklaşımlar almaya başlar ancak kız çocukları zaten büyük yaşlarda okula başlamış ve yaşı geçkin mezun olmuşlar üstelik mezuniyetleri üzerinden yıllar da geçmiştir. O zamanlar okula kayıt olma yaş sınırı vardı. Okula kayıt yaşları geçtiğinden okula kayıt edilemezler. Kendisinden bildiği yöntemi kullanabilmek için eşi “Sarı Hakim” Mehmet Samim ERGENE’den yardım ister. Sarı Hakim mahkeme kararıyla kızların yaşlarını küçülterek yardımcı olmaya ve bu sayede de okulun öğrenci mevcudunu çoğaltmaya başlarlar. Okul mevcudunun yeterli sayıda olmasını sağladıktan sonra Milli Eğitime müracaatla okulun statü seviyesini ENSTİTÜ ’ye yükselttirir. Okul artık KIZ SANAT ENSTİTÜSÜ olmuştur. Ve okula yeni öğretmenler atanmıştır.
Bodrumlular kabullenmekte zorlansalar da bir kadının böyle çabalaması karşısında pes ederek Saadet Hanımı MÜDİRE olarak saymaya ve sevmeye başlarlar. Otoritesi ve saygınlığı öyle kabul edilmiştir ki evlilik yaşına ermiş öğrenci kızları, oğulları ile evlendirmek isteyen aileler ilk önce izni Müdire hanımdan istemeye kadar vardırırlar.
Bodrum Kumbahçe Mahallesi’ndeki bu okul yani Atatürk İlkokulu sanki biraz aceleye gelmiş gibidir ya da zamanın yoksunluklarıyla mimari yerleştirmede hata yapılmış ve alt katın yarısı yani pencerelerine kadar olan bölümü zeminin altında kalacak şekilde inşa edilmiştir. Kış şartlarında okulun yanından akan Azmak Deresi’nin sık sık taşması nedeniyle okulun alt katı yani Akşam Kız Sanat Okulu yeni adıyla Kız Sanat Enstitüsü sınıflarını, öğrenci sıralarının üzerini aşan bir seviyede su basamaktadır. Yani okul yoğun yağmurlu havalarda kullanılmaz hale gelmektedir. Sel basmasının ardından çamurun temizlenmesi de süre aldığı nedenlerle eğitim sık sık kesintilere uğramakta yani Müdire Hanım’ın okulu rezillikler ve mahrumiyetler yaşayan bir durumdadır, üstelik günden güne artan öğrenci mevcuduna da yetersiz gelmeye başlar. Aynı zamanda üst katta eğitim yapan ilkokulun da mevcudu çoğalmış, Müdür kiracı pozisyonundaki Kız Sanat Enstitüsü’ne okulu boşaltması için baskı yapmaya başlar.
Ve Müdire Hanım okuluna yeni bir bina kazandırmayı kafasına koyarak arayışa başlar. Millî Eğitim Bakanlığı’ndan bir okul binası ister. Ancak bakanlığın önceliğinin Bodrum Lisesi olduğu yanıtıyla ikinci plana bırakılır. Beklemeye tahammülü olmayan Müdire Hanım bakanlığı mecbur bırakabilecek bir bina yapmak için kolları sıvar. Öğretmen arkadaşları ve eşi Sarı Hakim’i de yanına alıp her hafta sonu kaplumbağa volkswagen arabaya doluşur, köy köy dolaşıp vatandaşa yapmak istediğini anlatıp yardım toplamaya başlarlar. Kasalarla mandalina, litrelerce zeytinyağı toplarlar. Müdire hanımı dinleyen herkes gönülden katkı vermeye isteklidirler. Kızılağaç köyünden katkı koymaya çalışan bir teyze evde kalan son 1 cezve zeytinyağını verirken çok mahcuptur ancak müdire hanım onu “az veren candan” diyerek teselli eder. Topladığı yardımların satışlarından, düzenlediği defileler ve kermeslerdeki satışlardan elde ettiği parayı bankada biriktirmeye başlar.
Arsa arayışına girişir, bu günkü Bodrum Anadolu Meslek Lisesi olarak bildiğimiz binanın arsasını almaya talip olur. Elbette elindeki para yeterli değildir ancak arsa sahibini razı edebilme umuduyla arsayı ister. Arsa sahibi ünlü sünger tüccarı Ali CENGİZ’e elindeki 1.000 (bin) lirayı teklif eder. Bu girişim karşısında müdire hanıma hitaben “Siz Bodrumlu değilsiniz ama benim memleketime benden çok hizmet ediyorsunuz” diyerek teklifi kabul edip arsayı verir.
O zamanlar “dağın başı” olarak nitelendirilen şehrin dışındaki okul alanını kimse beğenmez. “Oradaki okula kız çocuklarımızı nasıl göndeririz” diye yoğun eleştirilere uğrar. Ancak tüm bu eleştirilere kulak tıkayan Müdire Hanım arsasına kavuşma hevesiyle Millî Eğitim Bakanlığına başvurusunu yaparak girişimine devam eder. Uzun süren bürokratik işlemler ve arsa devri yapılırken yazışmalar sırasında sabredemez ve toplamaya devam ettiği yardım paraları ile inşaatın temelini atar. Ancak rahatsızlanıp tedavi için gittiği Ankara’da bulunduğu için temel atma töreninde bulunamaz. Temel atma törenini okulunda öğretmen olan yardımcısı Belkıs ÖZTİN KOPARANOĞLU atar. Belkıs Öztin Koparanoğlu Bodrum ile ilgili birçok kitap yazmış eskilerin de çok iyi tanıdığı Bodrum’da uzun yıllar Başkatiplik yapan ünlü İlyas ÖZTİN’in kızıdır.
Müdire hanımın O seneki mezunlarından 18 öğrencisi üniversite düzeyindeki Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunun giriş sınavına girmiş ve 18’i de sınavı kazanarak Türkiye Genelinde 1.ci olurlar ve basında yer alırlar.
Bu sırada Saadet Hanım ile Sarı Hakim ilk okul devrini tamamlayan oğulları Barbaros’un ve ardından gelen kızları Meltem’in iyi eğitim almasını istediklerinden büyük şehre tayinlerini istemişlerdir. O zamanlar hakkında bir şikâyet olmadıkça ve kendi talep etmedikçe hakimlerin tayinleri yapılmazdı. Sarı Hâkim tayinini isteyince adalet Bakanlıktan “Bodrum’dan çok şikâyet gelirdi dört yıldan fazla sürede görev yapan olmamıştı, sizin için hiç şikayet gelmemiş o yüzden sizi 12 yıl boyunca unutmuşuz” demişler.
Her ikisinin de tayinleri Ankara’ya çıkar. Temel inşaatını bitirdiği okulu bakanlığa teslim edip 1973 yılında Ankara’ya taşınırlar.
Bakanlık bina yapımına henüz onay vermemişti ancak okul binasının da temeli atılmıştı. Bakanlık temeli atılmış okulu mecburen tamamlayıp 1973 yılında hizmete açar. Müdire hanımın gayretleri uzun yıllar mekânı sabit olmayan uzun süre bir adrese sahip olamayan bir sınıflık Akşam Kız Sanat Okulunu, Bodrum Kız Meslek Enstitüsüne evirmiş ve kendi binasına kavuşmasını sağlamıştır.
Müdire Hanımın Bodrum’daki öğrencileri ile olan ilişkisi kesilmedi. Ankara’ya işi düşen öğrencileriyle yakından ilgilenir, kimilerini evinde misafir ettiği de olurdu. Yetiştirdiği ve üniversite sınavını kazanan öğrencilerinden Sevim Karakaya, mezun olduğu okulunun (Bodrum Kız Meslek Enstitüsü) Müdireliğini de yapmıştır.
Saadet Hanım Ankara’da ilk önce Olgunlaşma Enstitüsünde öğretmenlik yaptıktan sonra mezun olduğu Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda baş muavin olarak görev yapar. 1988 de kızı Meltem evlenip Bodrum’a gidince İzmir’e tayinini istemiş ve 1988 yılında da yüksek okulların YÖK’e bağlanması sonrası İzmir 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesinde Doçent ünvanı ile göreve başlamıştır. Ve en son Profesör unvanı ile aynı üniversitenin Tekstil Tasarım Ana Bilim Dalı Başkanı görevini yaparken 1999 yılında İzmir’de vefat etmiştir.
Sarı Hakim 1981 de emekli olduktan sonra Bodrum’da yapılmakta olan kooperatif evinin taksitini ödemek için Ankara’da avukatlık bürosu açarak çalışmaya başlar 1988 de kızının evlenerek Bodrum’a taşınması ile birlikte kızına yakın olabilmek için eşi ile birlikte İzmir’e taşınırlar ve haftada bir Bodrum’a gelerek avukatlık yapmaya başlar. 2022 de salgında Kovid’e yakalanarak İzmir’de vefat etmiştir.
Müdire Hanım’ın bize kazandırdığı eğitim kurumu bugün Bodrum Anadolu Meslek Lisesine dönüşmüş, kızlı erkekli turizme ve denizciliğe eleman yetiştirmektedir. Bodrum’un en anlamlı eğitim kurumu haline gelmiştir. Ancak ilk kurulduğu amaca yönelik eğitimden arındırılmış olması kızların dikiş, nakış moda tasarım gibi eğitimden mahrum olmaları pek kabul edilebilir olmamıştır. Bugünlerde halk eğitim merkezinde dikiş kursuna giden kadınların olması bu konuda ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Saadet+Mehmet Samim ERGENE çiftinin oğulları Barbaros ERGENE Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu bir makine mühendisi olarak Bodrum’a geri dönmüş. Telekom, Bilgisayar, Yazılım ve teknik destek veren şirketi ile birlikte Bodrum’da Microsoft Yetkili Eğitim Merkezini açmıştır. Kızları Meltem de avukat olarak Bodruma geri dönmüşlerdir ve Bodrum’da yaşamaktadırlar. Sizlere aktardığım bu bilgileri sağladığım Meltem ve Barbaros ERGENE’ye yardımları için teşekkür ederim.
Öğrencilerinin ve çocuklarının “bizim, onurlu Atatürkçü, adaletli, yardımsever, vatansever, idealist, muhteşem öğretmenimiz ve annemiz” diye andıkları “Müdiremiz” Saadet ERGENE’yi ve adaletli “Sarı Hâkim” Mehmet Samim ERGENE’yi saygıyla ve hasretle anıyoruz.
Bodrum’un yüzleri adlı belgeselde anlatılan kişilerin neredeyse hepsi, erkek egemen toplumumuzda doğal olarak erkeklerden oluşuyor. Ancak bu yaşamımıza anlam kazandıran ve yararlı işlere imza atan kadınların çokluğunun yadsınması bizim onları görünmez olmaya mahkûm etmemizdendir. Farkına varmamız için etrafımıza dikkatli bakmamız yeterlidir.
Saygılarımla… Ali DİZDAR