Şunu anladık ki biz eski bina ya da oluşum sevmiyoruz. Tarihin cömertçe, bonkörce ve tıka basa donattığı Bodrumumuzda yok edilmeyen ya da değişikliğe uğramayan bir tek Mahfel Kafe’nin karşısındaki kütüphane binası, bir de işlevsel olarak belediye kaldı.
En çok sevdiğimiz Atatürk Heykelinin bulunduğu, Bodrum’daki tüm resmî törenlerin yapıldığı ve tüm Bodrumlunun sesini yetkililere ve basına duyurma mecrası olan Belediye Meydanı ve Belediye Parkı. Bodrum Belediye binasının yapılışı ile birlikte günümüze kadar korunagelmiş tek eski oluşumu. Gerçi bina kırk değişim geçirse de işlevselliğinin devamı kalıcı oldu ve belediye parkı da çok değişime uğramadı.
Belediye binası, belediye parkının yüzeyinden yüksekte yapılmış, herhalde arazi yapısı onu gerektiriyordu, eskiden kazıcı makinalarımız yoktu, küçük tepeciklerin bile kazma kürekle yok edilmesi deveye hendek atlatmakla eşdeğer görüldüğünden binalar mevcut doğa üzerine inşa ediliyormuş. Zannedersem bu nedenle belediye binamıza 7 ve 7 basamak iki kademeli 14 basamak merdivenden çıkılır halde inşa edilmiş.
Kamuya açık bir hizmet binasına bunca merdivenden çıkarak girmek, üstelik tek seçenek olması aslında hiç iyi bir şey değil, yaşlısı var, engellisi var, merdiven çıkamayanı var ya da çıkmak istemeyeni var. Belediyemiz yetkilileri bir ara bu durumu dikkate alıp bu 14 basamak merdivenlere engelli asansörü monte ettiler. Yağmurdan çamurdan etkilenmesin diye üzeri örtülü durumda korumaya alınmıştı, ne derece kullanılmış idi bilemiyorum. O sıra Belediye Meclis Üyeliğine tekerlekli sandalye kullanma zorunluluğu olan sevgili arkadaşımız Abdülmecit Poyraz (biz ona kısaca Mecit diye hitap ederiz) seçilince kesin kullanacak bir kişimiz oldu gözüyle baktık. Ancak Mecit; “kullanışı zor bir sistemdi çok eleştirdim çünkü engelliyi sandalyesinden kucaklayıp asansöre bindiriyorlar ardından sandalyeyi merdivenlerden çıkartıp, engelliyi tekrar kucaklayıp sandalyesine oturtuyorlardı. Ben bu sistemi protesto edip kullanmadım o merdivenleri kendim inip çıktım sonra mecbur kalıp yan taraftan kapı açtılar ancak o da sorunluydu” diye anlattı. Belediyenin yanındaki Türkuyusu Caddesi’ndeki eğim Belediyenin arkasında sıfırlanıyor engelliler oradan gelsinler düşüncesiyle Belediyenin giriş kapısının yan tarafından kapı açılıp belediyeye düz ayak bir giriş inşa ettiler. Evet yönetimin çok kullanışlı olmadığına kanaat getirip bu asansör sistemini iptal etmesiyle bizim merdivenler yine eski haline döndü ancak ilk 7 basamak merdivenlerin eski işlevine geri dönmesi sanki mümkün değil gibi.
Evet nedir bu yedi basamak merdivenin nostaljisi.
Bu ilk 7 basamak merdivenin son alt basamağının solunda başı olmayan Karialı Kadın heykeli, sağında da yine o devirden kalma aslan heykeli vardı. Neredeyse hepimiz ve de ziyaret edenler heykelin arkasına geçip başımızı heykelin kafa boşluğuna yerleştirip heykele can vermişizdir ve fotoğraf çektirmiş olanlarımız da çoktur.
Belediye Meydanından 3 basamak merdivenle girilen ve belediye girişindeki merdivenlere kadar belediye parkının içinden geçen ve bir koridoru andıran 50 metrelik yol vardır. Bu yola koridor havasını veren yol kenarlarındaki, Bodrum’a kalebent olarak sürgüne gönderilen ve bir dönem belediyenin kadrolu bahçıvanı olarak çalışan Cevat Şakir Kabaağaçlı, namı diğer Halikarnas Balıkçısı’nın diktiği palmiye ağaçlarıdır. Bunun yanı sıra ağaçlar arasında yol kenarlarında kırık sütun parçaları diziliydi. Günümüzde burada değiller. Bu tarihi eserler Bodrum Kalesi restore edilip müze müdürlüğü teşkil ettirildikten sonra kalenin bahçesine taşındılar. Bu koridor gibi yoldan, palmiyeler, sütün parçaları ve heykeller arasından belediye binasına ya da meydana yürümek adeta eski yaşamın antik havasını soluturdu.
14 basamakla çıkılan belediye binasının giriş kapısının hemen solunda genişçe bir oda nikah salonuydu (Şimdilerde bekleme salonuna dönüştürüldü). Tabanı ahşap döşeli bu odanın ortasında büyükçe bir masa dururdu. Nikah memurları henüz düğün salonlarına servis yapmıyorlardı. Gerçi o zamanlar düğün salonu da yoktu. Düğün salonu Bodrumun meydanları ya da sokak aralarındaki geniş boşluklar idi.
Belediyedeki bu oda hem nikah salonu hem de meclis toplantı salonu olarak kullanılırdı. O zamanlar belediyenin salonda sabit duracak sandalyeleri olmadığından nikah töreni ya da meclis toplantıları için sahildeki Davazlı Han kahvesinden sandalye getirtilirmiş. Davazlı Han yıkıldıktan sonra da diğer kahvelerden ya da belediye odalarında çalışan memurların oturduğu sandalyeler getirilirmiş.
Nikah saatine yakın 15 kadar sandalye temin edilip oda donatılır. Masanın etrafına evlenecek çift ve nikah şahitleri oturur masa etrafındaki sandalyelere de salonun sınırlı kapasitesi nedeniyle ancak evlenenlerin anne baba ve çok yakınları otururdu. Bir o kadar da ayakta kişi olurdu. Arkadaşları, bulunmak isteyenler ya da meraklı olanlar nikah salonu kapı girişi civarında ayakta yığılırlardı. Herkes hazır olur nikah memuru beklenirdi. Önceden bildirilen nikah saatinde Belediye Başkanı namına görevli nikah memuru ya da evlenen çift ilçenin ileri gelen şahsiyetlerinin çocukları ise, Belediye Başkanının kendisi alkışlar eşliğinde salona girer büyük bir ciddiyet takınılarak nikah kıyılırdı.
Nikah kıyılıp merasim sona erdikten sonra nikah memuru odadan çıkar gelin damat ebeveynlerin elin öper ve tebrik edilirdi. Ardından belediyenin çıkış kapısında bekleyen ikramcılar gelenlere nikah şekeri ikram ederdi. İkramını alan aile efradı, arkadaş, hısım, akraba, belediyenin o ilk yedi basamak merdivenlerinde yerini alır ve hatıra fotoğrafı çektirilirdi.
Ardından gelin damat kol kola girer ve merdivenlerden yola kadar, yol boyunca yolun her iki tarafında saf tutmuş palmiye ağaçları ve ağaçlar arasına dizilmiş mozoleden kalan sütun parçalarının arasından adeta gladyatörlerin kılıçlarıyla oluşturduğu tünelden geçer gibi hısım akrabanın alkışlarıyla yürür son üç basamak merdivenden inip gelin arabasına binilirdi. Gladyatör kılıçlarını beğenmeyenler istediği ambiyansı hayal edebilir.
Çarşının göbeğindeki bu nikah töreni sayesinde evlilik duyan duymayan, gören görmeyen herkesin dikkatine sunulmuş olurdu. Gelin damat muhakkak şehir turu atar ve antik tiyatronun bulunduğu tepeden Bodrum manzarasını arkasına alıp fotoğraf çektirirlerdi. Bu bir gelenek, bir ritüel idi. Fotoğraf çektirilen yer hala fotoğraf çektirmek isteyenler için uygun bir platform halinde zaman zaman oradan geçerken fotoğraf çektiren evlenen çiftleri görüyorum.
1980 Kasım’ında evlenirken bu geleneğe biz de uyduk. Bizden sonraki yıllarda Bodrum’da olamadığımızdan bu gelenek daha ne kadar sürdürüldü bilemiyorum. Rastlantı da olsa burada kıyılan nikahlar çok sağlamdır, hiç boşananına rastlamadım.
Bu 7 basamak merdivenlerde fotoğraf çektiren sadece evlenenler değildi, Bodrumu ziyaret edenler, özel gün kutlaması yapanlar, öğrenciler, belediye başkan ve personeliyle toplu görüntü ve daha birçok nedenle illaki bu 7 basamak merdivenlerde fotoğraf çektirmek özel idi. Ancak günümüzde artık vazgeçilmiş olmasına çok üzülüyorum. Daha nice gelenek ve rutinlerimizi çöpe attık, say say bitmiyor.
Saygılarımla. Ali DİZDAR
(1)nolu fotoğraf….. Belediyenin 7 basamak merdivenleri. Soldan sağa… Bodrum Belediye
Başkanı Derviş GÖRGÜN, Muğla Milletvekili Hatice Mualla AKARCA, Bodrum Kaymakamı
Mustafa Kemal PALAOĞLU.
(2)nolu fotoğraf…..Heykele başını koyan Çolak Erol lakaplı merhum tekne ustası Erol AĞAN
sol taraftaki eşi teyzem İnci (Anlaşan) AĞAN, sağdaki teyzem Gönül (Anlaşan) AKBABA.
(3)nolu fotoğraf….. Benim merdiven hatırasına ilk girdiği fotoğraf annemin kuzeni Mustafa Serter ZİYLAN ve Deniz ZİYLAN’ın nikah töreni.
(4) (5) nolu fotoğraflar….. kendi nikah törenimde 7 basamak merdivenlerde çektirdiğimiz son
hatıra fotoğrafımız ve yürüyüş.