Ah, üniversite sınavlarına hazırlandığım o yıllar ne zordu! Ben ÖSS ile matematik bölümüne girdim. O dönemlerde 12 Eylül’ün getirdiği YÖK’e karşı her 6 Kasım’da protestolar yapardık. Üniversiteye girmek büyük bir mücadeleydi, tıpkı hayatın diğer zorlukları gibi.
Türkiye’de üniversiteye giriş sınavlarının isimleri de yıllar içinde değişti. 1974-1980 arasında ÜSS, 1981-1998 arasında ÖSS, 1999-2009 arasında ÖSYS, 2010-2017 arasında YGS ve LYS olarak bilindi. 2018’den beri ise YKS olarak adlandırılıyor. Benim kuşağımdakiler YKS ismini söylerken hâlâ LYS yada ÖYS diye şaşırırlar.
Türkiye’deki YKS gibi üniversiteye giriş sınavları başka ülkelerde de var. Mesela ABD’de SAT ve ACT sınavları var. Bu sınavlar, öğrencilerin okuma, matematik, yazma ve fen bilimlerindeki yeteneklerini ölçüyor. İngiltere’de ise A-Levels adı verilen ileri düzey sınavlar var. Almanya’da Abitur, Fransa’da Baccalauréat, Çin’de Gaokao, Japonya’da National Center Test ve Güney Kore’de Suneung sınavları üniversiteye girişte önemli bir rol oynar.
Bu sınavlar her ülkede farklılık gösterse de öğrencilerin akademik yeteneklerini ölçmek için yapılır. Türkiye’deki YKS gibi, bu sınavlar da öğrencilerin üniversitelere kabul edilmesinde belirleyicidir. En başarılı üniversiteye giriş sınavlarına sahip ülkeler arasında Çin (Şanghay), Singapur, Japonya, Güney Kore ve Finlandiya bulunuyor. Çin’de Gaokao, Singapur’da zorlu sınavlar, Japonya’da ulusal testler, Güney Kore’de Suneung ve Finlandiya’da öğrenci merkezli sınavlar bu ülkeleri öne çıkarıyor.
Türkiye’deki YÖK benzeri kurumlar başka ülkelerde de var. ABD’de Eğitim Bakanlığı ve bağımsız akreditasyon kurumları yükseköğretimi denetler; merkezi ve baskıcı değildir. Birleşik Krallık’ta OfS ve QAA, Almanya’da HRK ve Akreditasyon Konseyi kalite güvencesi sağlar. Fransa’da HCERES, Çin’de Eğitim Bakanlığı ve CDGDC merkeziyetçi yapıya sahiptir. Japonya’da MEXT, Güney Kore’de Eğitim Bakanlığı ve KCUE daha rehberlik odaklı çalışır. Çin, Türkiye’ye benzer şekilde daha otoriterdir, diğer ülkeler ise üniversitelere daha fazla özerklik tanır.
Sadece YÖK ve benzeri kurumlar değil, ülkelerin siyasi liderleri, hükümetleri ve eğitim modelleri ile ekonomik seviyeleri de eğitim öğretimde başarı ve kalite açısından belirleyicidir. Mesela, dünyanın en başarılı üniversiteleri genellikle ABD ve İngiltere’de bulunur. ABD’de Harvard, Stanford, MIT ve Caltech gibi üniversiteler öne çıkar. İngiltere’de ise Oxford ve Cambridge üniversiteleri en üst sıralarda yer alır. İsviçre’de ETH Zurich, Singapur’da Nanyang Technological University (NTU) ve National University of Singapore (NUS) önemli başarılara sahiptir. Çin’de ise Tsinghua ve Peking Üniversitesi dünya sıralamalarında üst sıralarda yer alır.
Türkiye’nin en başarılı üniversiteleri arasında Boğaziçi, ODTÜ ve Koç Üniversitesi yer alıyor. Ancak, son yıllarda pek çok zorlukla karşılaştılar. Boğaziçi Üniversitesi, rektör atamaları ve yönetimle ilgili sorunlarla gündeme geldi. ODTÜ, ormanlık alanlarının korunması ve kampüs projeleriyle ilgili tartışmalar yaşadı. Koç Üniversitesi ise ekonomik sıkıntılar ve akademik özgürlük konularında zorluklarla mücadele etti. Bu zorluklar, üniversitelerin akademik başarılarını ve öğrenci deneyimlerini olumsuz etkiledi. Her şeye rağmen, bu üniversiteler bilimsel araştırmaları ve eğitim kaliteleriyle ön planda kalmaya devam ediyor.
Eğitim sistemleri, sınavlar, üniversiteler ve yönetim şekilleri ülkeden ülkeye değişebilir. Ancak, öğrencilerin geleceğini şekillendiren bu sistemler, her zaman toplumsal ve bireysel gelişim açısından büyük önem taşır. Öğrenciler, sınavlara hazırlanırken sadece bilgilerini değil, aynı zamanda sabırlarını, disiplinlerini ve kararlılıklarını da geliştirirler. Her ülkenin kendine özgü eğitim sistemi ve sınavları var, fakat hepsinin görünürde ortak amacı, gençlerin en iyi şekilde eğitim almasını ve gelecekte başarılı bireyler olmalarını sağlamaktır. Görünürde yazdım zira eğitimdeki başarı da başarısızlık da hükümetlerin elindedir.
08.06.2024 Seyfi Elçiboğa